YAZAN: Aynur Yurtseven
Sivil Halklar Hareketinin annesi olarak bilinen Roza Parks, 20. Yüzyıla damgasını vuran insan hakları aktivistiydi. 1776 yılında Kongre tarafından onaylanan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde tüm insanların eşit yaratıldığı ve herkesin belirli haklara sahip olduğu belirtiliyordu. Peki, gerçekten Amerika’da herkes eşit haklara sahip miydi?
Eşit kabul edilen Amerikalılar beyaz, Anglosakson ve Protestan’dı. Beyazların üstünlüğüne dayalı bu yaklaşım, ayrımcılık ve ırkçılığın temelini oluşturdu. Irkçılık karşıtı mücadele ilk olarak Amerikan iç savaşında başladı. Kurumsallaşmış köleliğe karşı etkili bir mücadele vardı. İç savaştan sonra kölelik kurumu kalktı. Ancak ayrımcılık ve ırkçılık devam ediyordu. Bu mücadelenin sembol ismi, Roza Parks oldu.
4 Şubat 1913 Amerika Birleşik Devletleri Alabama Eyaletinde dünyaya geldi. Hayatının ilk yıllarını annesi, büyük annesi, erkek kardeşiyle birlikte yaşayarak geçirdi. Babası marangozdu ve kısa bir süre sonra anne ve babası ayrıldılar.
11 yaşına kadar öğretmen olan annesi tarafından evde eğitim verildi. Daha sonra Endüstri Kız Okuluna gitti. Büyük annesi ve annesinin rahatsızlığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı.
1932 yılında evlendi. Eşinin desteğiyle eğitimini tamamladı. 1943 yılında İnsan Hakları Hareketinin aktif üyesi oldu. O yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Eyaletlerinde siyahilere yönelik ırk ayrımcılığı yapılıyordu.
Roza terzilik yapıyordu. 1 Aralık 1955’te iş çıkışı otobüse bindi ve beyazlara yer verme kuralına uymadı. Roza’nın isyanı, bu ayrımcı uygulamayı ortadan kaldıracak eylemler için ilk kıvılcımı çaktı.1900 yılından itibaren uygulanan yasaya göre, otobüslerin ilk sıraları beyazlara, son sıraları siyahilere ayrılırdı. Arada kalanlarsa, yine beyazların oturabilecekleri koltuklardı. Ayakta kalan beyaz olduğunda, şoför siyahilerle beyazların oturdukları koltukları birbirinden ayıran ‘Colored’ işaretini otobüsün arka tarafına doğru götürüyordu. Siyahiler arkada yer yoksa ayakta durmak, ayakta duracak yer yoksa da otobüsten indirilerek bir sonraki otobüsü beklemek zorundaydı. Yasa, siyahi yolcularla beyaz yolcuların aynı koltukta oturmasına izin vermiyordu. İşte 1 Aralık 1955 günü Roza bu yasaya uymadı. Beyaz yolcular ayakta kalınca şoför, Roza ve onunla aynı sıradaki diğer siyahilerin arka sıraya geçmesini istedi. Roza’nın yanında, cam kenarında oturan erkek yolcu kalktıktan sonra Roza onun kalktığı yere kaydı. Şoför neden kalkmadığını sordu. Yanıt şöyleydi: “Çünkü kalkıp yerimi bir başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum.”
Şoför polis çağırdı. Roza, kamu düzenini bozmak suçundan tutuklandı. Siyasi hakları için çalışan sendika başkanı, Roza’nın kefalet parasını ödeyince tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Roza ve eşi, sendikanın aktif üyesiydiler. Bu tutuklama, Kadınların Politik Konseyinin başı çektiği Otobüs Boykotu Eyleminin örgütlenmesini sağlayan ilk adım oldu.
Roza’nın mahkemeye çıkarıldığı 5 Aralık günü, Montgomery’de yaşayan, neredeyse tüm siyahilerin katıldığı otobüs boykotu eylemi gerçekleştirildi. 40 bin kişinin yürüyerek işe gitmesi, şehirde yaşayan neredeyse herkesin dikkatini çeken bir eylem olmuştu. Roza o gün, mahkemece kamu düzenine itaatsizlikten dolayı 14 dolar para cezasına çarptırıldı. Bu boykot bir yıldan uzun süre, 20 Aralık 1956 tarihine kadar sürdü.
Ayrımcılık karşısında, ilk geniş kapsamlı eylem olarak tarihe geçti. Eylem başarıya ulaştı ve ayrımcılık uygulaması kaldırıldı.
Roza, haksız yere işten çıkarıldı ve beyazların tacizleri nedeniyle Montgomery’den taşınmak zorunda kaldı. 1966 yılında, Başkanlık Hürriyet Madalyasına layık görüldü. Ayrımcılığa karşı direnişin sembolü haline gelen Roza, 1979 yılında Naact’nın Spingarn Madalyasıyla ödüllendirildi. 1980 yılında Martin Luther Ödülüne layık görüldü. 1987 yılında kişisel gelişim ve gençleri bilinçlendirmek üzere Amerika’yı dolaştı.1988’e kadar Amerikan Temsilciler Meclisi Üyesi John Conyers’in sekreterliğini yaptı. 1994 yılında, İsveç Stockholm’de Roza Parks Barış Ödülünü aldı. 1999’da Time Dergisi tarafından 20. Yüzyılın insan hakları savunucusu seçildi. Aynı yıl Kongre’nin altın madalyasına hak kazandı. Bu ödülü o dönemin başkanı Clinton’un elinden aldı.
20. Yüzyılın ilk 20 figürü arasında gösterilen Roza adına birçok kütüphane ve müze açıldı. 24 Ekim 2005 tarihinde öldüğünde, 92 yaşındaydı. Tarihe Sivil Halklar Annesi olarak geçti.
Roza 1990 yılında verdiği bir röportajda, otobüsteki eylemi hakkında şunları söyledi: “İnsanlar her zaman yorgun olduğum için koltuğumdan vazgeçmediğimi söylüyorlar. Ama bu doğru değil. Fiziksel olarak yorgun değildim, yaşlı değildim. 42 yaşındaydım. Teslim olmaktan bıkmıştım. Tek yorgunluğum buydu.”
Roza bir kadın olarak gerçek bir tarih yazmıştır. ‘I am Roza Parks’’ adlı bir kitabı vardır. ‘The Roza Parks Story’ filmini izledim. Hepinizin izlemesini yürekten isterim.
Bir gün dünyayı ikiye bölen ekvatordan, dünya halkları olarak, özgürce uçurtmalar uçuralım. Gökyüzü tanığımız olsun ama çok geç olmadan…
3 Eylül 2022
Sivil Halklar Hareketinin annesi olarak bilinen Roza Parks, 20. Yüzyıla damgasını vuran insan hakları aktivistiydi. 1776 yılında Kongre tarafından onaylanan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde tüm insanların eşit yaratıldığı ve herkesin belirli haklara sahip olduğu belirtiliyordu. Peki, gerçekten Amerika’da herkes eşit haklara sahip miydi?
Eşit kabul edilen Amerikalılar beyaz, Anglosakson ve Protestan’dı. Beyazların üstünlüğüne dayalı bu yaklaşım, ayrımcılık ve ırkçılığın temelini oluşturdu. Irkçılık karşıtı mücadele ilk olarak Amerikan iç savaşında başladı. Kurumsallaşmış köleliğe karşı etkili bir mücadele vardı. İç savaştan sonra kölelik kurumu kalktı. Ancak ayrımcılık ve ırkçılık devam ediyordu. Bu mücadelenin sembol ismi, Roza Parks oldu.
4 Şubat 1913 Amerika Birleşik Devletleri Alabama Eyaletinde dünyaya geldi. Hayatının ilk yıllarını annesi, büyük annesi, erkek kardeşiyle birlikte yaşayarak geçirdi. Babası marangozdu ve kısa bir süre sonra anne ve babası ayrıldılar.
11 yaşına kadar öğretmen olan annesi tarafından evde eğitim verildi. Daha sonra Endüstri Kız Okuluna gitti. Büyük annesi ve annesinin rahatsızlığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı.
1932 yılında evlendi. Eşinin desteğiyle eğitimini tamamladı. 1943 yılında İnsan Hakları Hareketinin aktif üyesi oldu. O yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Eyaletlerinde siyahilere yönelik ırk ayrımcılığı yapılıyordu.
Roza terzilik yapıyordu. 1 Aralık 1955’te iş çıkışı otobüse bindi ve beyazlara yer verme kuralına uymadı. Roza’nın isyanı, bu ayrımcı uygulamayı ortadan kaldıracak eylemler için ilk kıvılcımı çaktı.1900 yılından itibaren uygulanan yasaya göre, otobüslerin ilk sıraları beyazlara, son sıraları siyahilere ayrılırdı. Arada kalanlarsa, yine beyazların oturabilecekleri koltuklardı. Ayakta kalan beyaz olduğunda, şoför siyahilerle beyazların oturdukları koltukları birbirinden ayıran ‘Colored’ işaretini otobüsün arka tarafına doğru götürüyordu. Siyahiler arkada yer yoksa ayakta durmak, ayakta duracak yer yoksa da otobüsten indirilerek bir sonraki otobüsü beklemek zorundaydı. Yasa, siyahi yolcularla beyaz yolcuların aynı koltukta oturmasına izin vermiyordu. İşte 1 Aralık 1955 günü Roza bu yasaya uymadı. Beyaz yolcular ayakta kalınca şoför, Roza ve onunla aynı sıradaki diğer siyahilerin arka sıraya geçmesini istedi. Roza’nın yanında, cam kenarında oturan erkek yolcu kalktıktan sonra Roza onun kalktığı yere kaydı. Şoför neden kalkmadığını sordu. Yanıt şöyleydi: “Çünkü kalkıp yerimi bir başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum.”
Şoför polis çağırdı. Roza, kamu düzenini bozmak suçundan tutuklandı. Siyasi hakları için çalışan sendika başkanı, Roza’nın kefalet parasını ödeyince tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Roza ve eşi, sendikanın aktif üyesiydiler. Bu tutuklama, Kadınların Politik Konseyinin başı çektiği Otobüs Boykotu Eyleminin örgütlenmesini sağlayan ilk adım oldu.
Roza’nın mahkemeye çıkarıldığı 5 Aralık günü, Montgomery’de yaşayan, neredeyse tüm siyahilerin katıldığı otobüs boykotu eylemi gerçekleştirildi. 40 bin kişinin yürüyerek işe gitmesi, şehirde yaşayan neredeyse herkesin dikkatini çeken bir eylem olmuştu. Roza o gün, mahkemece kamu düzenine itaatsizlikten dolayı 14 dolar para cezasına çarptırıldı. Bu boykot bir yıldan uzun süre, 20 Aralık 1956 tarihine kadar sürdü.
Ayrımcılık karşısında, ilk geniş kapsamlı eylem olarak tarihe geçti. Eylem başarıya ulaştı ve ayrımcılık uygulaması kaldırıldı.
Roza, haksız yere işten çıkarıldı ve beyazların tacizleri nedeniyle Montgomery’den taşınmak zorunda kaldı. 1966 yılında, Başkanlık Hürriyet Madalyasına layık görüldü. Ayrımcılığa karşı direnişin sembolü haline gelen Roza, 1979 yılında Naact’nın Spingarn Madalyasıyla ödüllendirildi. 1980 yılında Martin Luther Ödülüne layık görüldü. 1987 yılında kişisel gelişim ve gençleri bilinçlendirmek üzere Amerika’yı dolaştı.1988’e kadar Amerikan Temsilciler Meclisi Üyesi John Conyers’in sekreterliğini yaptı. 1994 yılında, İsveç Stockholm’de Roza Parks Barış Ödülünü aldı. 1999’da Time Dergisi tarafından 20. Yüzyılın insan hakları savunucusu seçildi. Aynı yıl Kongre’nin altın madalyasına hak kazandı. Bu ödülü o dönemin başkanı Clinton’un elinden aldı.
20. Yüzyılın ilk 20 figürü arasında gösterilen Roza adına birçok kütüphane ve müze açıldı. 24 Ekim 2005 tarihinde öldüğünde, 92 yaşındaydı. Tarihe Sivil Halklar Annesi olarak geçti.
Roza 1990 yılında verdiği bir röportajda, otobüsteki eylemi hakkında şunları söyledi: “İnsanlar her zaman yorgun olduğum için koltuğumdan vazgeçmediğimi söylüyorlar. Ama bu doğru değil. Fiziksel olarak yorgun değildim, yaşlı değildim. 42 yaşındaydım. Teslim olmaktan bıkmıştım. Tek yorgunluğum buydu.”
Roza bir kadın olarak gerçek bir tarih yazmıştır. ‘I am Roza Parks’’ adlı bir kitabı vardır. ‘The Roza Parks Story’ filmini izledim. Hepinizin izlemesini yürekten isterim.
Bir gün dünyayı ikiye bölen ekvatordan, dünya halkları olarak, özgürce uçurtmalar uçuralım. Gökyüzü tanığımız olsun ama çok geç olmadan…
3 Eylül 2022
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.