SÖYLEŞİYİ YAPAN: Şule SEPİN İÇLİ
Şule: Sevgili Umudun Kadınları dinleyenlerimiz. Rol modellerimiz köşemizde İzmir’den bir konuğumuzu ağırlıyoruz. Daha önce bilenler olduğu gibi, yeni duyanlarınız da olabilir. ‘Saklı Kahvem’ adlı bir şirket var. Konuğumuz Dilek Şahin. Hoş geldin Dilek.
Dilek: Hoş buldum, merhaba.
Şule: Bize kendini tanıtabilir misin?
Dilek: Öncelikle bu söyleşi için çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. 1975’de Konya’da doğdum. Üç yaşında, ateşli bir hastalık sonucu gözlerimi kaybettim. Bir doktorun tavsiyesiyle, beş buçuk yaşında İstanbul İstinye Körler Okuluna yatılı olarak başladım. İlkokuldan sonra ortaokul için Ankara’ya Beşevler Körler Okuluna geldim. Liseyi memleketimde okumak istedim. Ailemin yanında Konya Meram Gazi Lisesinin ilk görme engelli öğrencisiyim. Üniversiteyi Konya’dan sözel birincisi olarak kazandım ve 1992 yılında İzmir Dokuz Eylül Hukuk Fakültesine geldim. İzmir’i çok sevdim ve memleketime dönmek istemedim. 1997 yılında üniversite öğrencisiyken, SSK’da memur olarak işe başladım. Memur olduktan sonra çeşitli unvan değişikliği sınavlarına girdim ama kazanmak mümkün olmadı. İzmir’i bırakıp gitmek istemediğim için başka sınavlara da girmedim. 2011 yılında eşim Mustafa Şahin ile evlendim. 2012 yılında kızım doğdu. Emekliliğim gelmişti zaten ve emekli oldum. Çünkü çocuklarımı kendim büyütmek istiyordum. Kızım üç yaşındayken, bir kız kardeşi daha dünyaya geldi. Şimdi hep birlikte büyümeye devam ediyoruz. Kızlarımın biri on, diğeri yedi yaşında. Saklı Kahvem’i resmi olarak son üç yıl içerisinde kurduk. Eşim ve ben bu işi yaptığımız için çok mutluyuz. Eşimle birlikte bu işi yürütüyoruz.
Şule: Hukuk fakültesini bitirdikten sonra avukat olarak çalışmadın değil mi?
Dilek: Hayır.
Şule: Bu işe nasıl karar verdiniz? Eşin emekli olmuş muydu?
Dilek: Hayır, Eşim bundan üç yıl önce emekli oldu. Ticareti çok seviyorum. Eşim de ticaret yapmayı çok seviyor ve bir yere bağlı olarak çalışmayı hiçbir zaman sevmedi. Memurdu. Memuriyette çalışma imkânları çok fazla sunulmadı. En azından kendi mesleğimizi yapma olanağı sunulmadı. Bu nedenle o hiçbir zaman işinde mutlu olmamıştı. İkimiz de ticareti çok sevdiğimiz için daha önce farklı noktalarda bunu denedik. Yaptığımız iş baharat üzerineydi. Baharatla ilgilenirken, kahveyi keşfettik. Kahve bizim için apayrı bir merak ve ilgi konusu oldu. Daha sonra şirketleşti ve bizim için çok güzel oldu. Eşim Türkiye’de görme engelli olarak tek kavurma ustası. Çünkü kahvenin öğütülme seviyesine gelinceye kadar önce kavrulması gerekiyor. Kahveyi sevdik ve o da bizi sevdi ki birbirimizden hiç ayrılmıyoruz.
Şule: Baharatın yapım aşamasıyla mı ilgileniyordunuz, yoksa yalnızca satıyor muydunuz?
Dilek: Hayır, baharatı sadece temin edip satıyorduk. Baharatı tek başına değil de yanında kahvenin de olması gerektiğini öğrendik.
Şule: Şu anda ürünleriniz arasında baharat da var değil mi?
Dilek: Tabii, kahvenin yanında yüzden fazla çeşit baharatımız var.
Şule: Kahve yapımında başroldesiniz. Baharatları da satıyorsunuz değil mi?
Dilek: Evet. Ürünlerimizi alırken, belirli yerlerden, daha çok ailelerin kendi yaptıkları ürünleri alıp satmayı tercih ediyoruz açıkçası.
Şule: El ve ev yapımı yani. Baharat üreten biri size nasıl ulaşabiliyor?
Dilek: Eşime ve bana telefon numaralarımızdan ulaşabilirler. Arayanlarla mutlaka görüşürüz ve ürünlerimizin arasına ekleriz.
Şule: Söyleşimizin sonunda iletişim bilgilerinizi paylaşırız. Merak edenler, ilgi duyanlar, yeni duyup da tanışmak isteyenler size ulaşabilirler. Kahveyi bir yerden getirtip satıyor musunuz, yoksa kendiniz mi yapımında rol oynuyorsunuz? Eşinle senin ilgilendiğiniz işler farklı sanırım.
Dilek: Ben olayın daha çok pazarlama yönüyle ilgileniyorum. Eşim kahvenin işleyişiyle ilgileniyor. Kahve, henüz Türkiye’de yetişmeyen bir ürün. Denemeler yapılsa da henüz içilebilecek kıvamda kaliteli bir kahve elde edilemedi. Dünyanın birçok ülkesinde var. Kimisi Türk Kahvesi, kimisi de Filtre Kahve olarak damak tadına sunuluyor. Türk kahvesi çekirdeği genelde Brezilya’dan geliyor. Elinize aldığınızda, eğer hiç görmediyseniz, kahvenin bundan yapıldığını anlamanız mümkün değil. Çünkü çok farklı bir yapısı var. Gelen kahveler belirli dereceler de kavruluyor. Kahvenin lezzetinde çok etkisi olan kriterlerden biri de kahvenin kavrulma derecesi. Kavrulma işleminden sonra bir süre dinlendiriliyor. Öğütme ve fincana kadar gelme aşamaları oluyor. Bu kısmıyla en çok eşim ilgileniyor. Kavurmayı ve öğütmeyi tam olarak yapabilen o.
Şule: Eşin biraz görüyor mu?
Dilek: Çok az görüyor. Önceden daha fazla görüyordu.
Şule: Peki, tam kör biri kavurma işlemini yapabilir mi?
Dilek: Bunu yapabilmesi için deneyimlemesi ve öğrenmesi gerekiyor. Kokudan ve tattan, bir kahvenin hangi derecede, nasıl kavrulduğunu gayet iyi anlayabilir.
Şule: Anladığım kadarıyla bir çeşit kahveden hem Türk Kahvesi, hem de filtre kahve üretiliyor öyle mi?
Dilek: Hayır, Türk kahvesinin çekirdeği sadece Brezilya’da yetişiyor. Filtre kahve dünyanın birçok ülkesinde farklı çeşitte var. Her ülkenin yetişme yerindeki ağaçlar farklılık gösteriyor. Yüksek yerlerde, Etiyopya’da yetişen kahve ile alçak yerlerde yetişen kahve farklıdır. Kolombiya, Guatemala, Honduras, Kenya, birçok Afrika ülkesinde kahve çekirdeği yetiştirilir ve her birinin lezzeti, aroması bir diğerinden farklıdır. Çünkü yetiştikleri toprak, ağacın ve çekirdeğin türü, insanların damaklarında bıraktığı tat olan aromayı besler.
Şule: Kahve üreticilerinin yaptığı işlemler aynı mı, farklı mı?
Dilek: Daha fazla aromaların katılması, fermente dediğimiz bir yöntem var. Havuzlarda yapılması mümkün. Bunu yapan yerler var. Öğütüldükten sonra fincana kadar gelme işleminde, özellikle filtre kahvede çeşit çok fazla. Express, makiyato, latte olarak üretilen kahveler var. Bu isimler bunların süsleme ve içine katılan aromalarla ilgili. Sunumları her yerde farklılık gösterebiliyor.
Şule: O zaman yaratıcılığınızı kullanarak farklı kahveler üretebiliyorsunuz.
Dilek: Tabii. Saklı Kahvem olarak bizim işimiz, kahveyi en saf haliyle insanlara sunmak. Nasıl içeceklerine onlar karar vermeliler. Kahveyi öğüttükten sonra fincanda satmıyoruz. Özellikle aromalandırılmamış kahveyi tercih ediyoruz. Kahvenin kendine has tadı, kesinlikle aromasından daha güzel.
Şule: Sizde de çeşit çeşit kahveler var, o nedenle sordum.
Dilek: Tabii. Türk kahvesinin de aromalıları var, biz bunları sunuyoruz. Çilekli, mangolu, kavunlu, vanilyalı, tarçınlı, o kadar çok çeşidi var ki insanlar tercih edebiliyorlar. Aromalandırma, Türk kahvesi için geçerli.
Şule: Kahvenin tadının daha çok hissedilebilmesi için aromaları çok fazla koymuyorsunuz.
Dilek: Adı Türk kahvesi. Aromadan çok kahvenin hissedilmesi gerekir.
Şule: Çok ilginç. Brezilya’da yetişiyor ve adı Türk kahvesi. İş yerinizde kaç kişi çalışıyor? Bunların yanında paketleme gibi bir sürü iş vardır.
Dilek: Şu an eşimle ikimiz çalışıyoruz. Pandemi süreci araya girince, kendi kendimizi idare etmek durumunda kaldık. Yollar git gide açılıyor, yavaş yavaş genişlemeye başlıyoruz. Devletin verdiği Koskep desteği ve bu desteği bize ödemeyen bankaları saymazsak engel olarak, yeni yeni kımıldıyoruz. Hedefimiz; İstanbul borsasına girebilecek büyüklükte bir işletme oluşturmak. Kahveyi; kavurma, öğütme ve paketleme üzerine yurt içinde ve yurt dışında sunmak. Genel olarak engellilerin çalıştığı bir işletme hedefimiz var.
Şule: Umarım bu hedefinize ulaşırsınız. Dergimizin adı da Umudun Kadınları ya, biz de umut edelim. Pazarlama işleriyle ilgilendiğini söyledin. Ne tür işler yapıyorsun? Örnek olması açısından paylaşabilir misin?
Dilek: Önceleri yeri geldi tüm esnafı dolaştım, yeri geldi sırt çantasında kahveleri taşıyarak tanıttım. Pandemi gelince, bunların hiç biri olamadı. Biz de internet ve WhatsApp’a yöneldik. Sosyal medyada, Facebook, İnstagram, internet sitemiz ve WhatsApp gruplarımız üzerinden reklamlarımızı yaptık. Çeşitli paketler hazırlayarak satışlarımızı gerçekleştiriyoruz. İşin bu kısmıyla ben ilgileniyorum. Siparişleri alıp eşime gönderiyorum. O da hazırlayıp kargoluyor. İnsanlarla iletişim kurmayı çok seviyorum ve önemsiyorum. Hele hele ticaret yaparken, yeni dostlar edinmek benim için çok değerli. Olayın çok yönlü ve güzel tarafları var.
Şule: Duyduğumuzda biz de çok heyecanlandık ve size ulaşmak istedik. Sosyal medyada görünürlük çok önemli. Bunu nasıl çözüyorsunuz?
Dilek: Bir elemanımız yok. Görsellik konusunda, fotoğraflamalarda yakın çevremizden destek alıyoruz. Bunun daha profesyonel olması gerekiyor. Görsellik, gerçekten ürünü satan şey. Bir elemanımızın olması şart.
Şule: Görme engelli bir çift olarak bu işi yapmanız, özellikle gören çevre açısından nasıl karşılanıyor? Biz hayranlıkla izliyoruz. Önyargılar mı, yoksa iş ortamında doğal bir kabul mü var?
Dilek: İlk başta insanlar bunu çok tuhaf karşılıyorlardı. Satılacak bir sürü farklı ürün vardı. Baharat, kahve alanını tercih ederek gıda sektörüne girmiştik. Hele şirket olduğumuz zaman, biraz yüksekten başladığımızı söyleyenler oldu. Bize göre önemli olan, önce marka olmaktı. Faydalı olmak, güvenilirlik ancak marka olmakla mümkündü. Saklı Kahvem, tescilli bir markadır. Önce bunu sağladık. Daha sonra insanlar bize güvenmeye başladılar. 4 Temmuzda perakende bölümünü açtık. Gelenler, terazinin nasıl konuştuğuna, nasıl tarttığımıza, değirmeni nasıl çalıştırdığımıza kadar hepsini izliyorlar. Tuhaf karşılayanlar, hayran olmaya başlıyorlar. “demek ki yapılabiliyormuş. Biz cesaret edemezdik.” Diyorlar. Takdirle karşılanıyoruz.
Şule: Konuşan tartıların yanında konuşan değirmenler de var mı?
Dilek: Değirmenlerimiz konuşmuyor, düğmelerle çalışıyor. Ayarı var. Elimizle dokunarak kahvenin ince ve kalın olduğunu anlayabiliyoruz. Konuşan teraziler konusunda çok sorun yaşadık. Büyük firmalara başvurduk ve konuşan terazi yapabileceklerini söyledik. Kullanacak çok insan olduğunu söylediysek de hiç kimse bu işle uğraşmak istemedi. Telefonla yönetilebilir teraziler var, onu edindik.
Şule: Bu konularda yazılım programlarına ve duyarlı insanlara gereksinim var. Engellerin kaldırılması çok önemli. Saklı Kahvem adının konma öyküsünü anlatabilir misin?
Dilek: Şirketin kurulma aşamasında, kızlarımızla kahvaltı ediyorduk. “acaba şirketimizin adı ne olsun? Şöyle kahve, böyle kahve” diye konuşurken, kızlarımızın biri, “Saklı Kahvem olsun” dedi. Hepimiz şöyle bir düşündük. Çok güzel bir isimdi. Kahvemiz, şirketimiz, Saklı Kahvem oldu.
Şule: Ailece konan bir isim olmuş. Böyle bir iş yeri açabilmek için ne kadar paraya gereksinim var?
Dilek: Açılacak iş yerinin kapasitesi önemli eğer bulunduğu çevreye hitap edecek ve o alanda çalışabilecek kadar bir dükkân olacaksa, tahminen 2-3 yüz bin TL gerekir.
Şule: İş yerinizin büyüklüğü ne kadar?
Dilek: 25-26 metrekare kadar. Raflarla çevrili. İkisi Türk kahvesi, biri filtre kahvesi olmak üzere üç tane kahve değirmenimiz var. Yaklaşık 40 çeşit kahvemiz ve aklınıza ne gelirse baharatların hepsi bulunuyor. Ürünlerimizin hepsi bu alana sığabilir durumda.
Şule: Emeklisin. İş ve ev ortamın var. Bu kadar yoğun çalışma arasında iş ve ev koordinasyonunu nasıl yönetiyorsun?
Dilek: Bu en zor olanı. Bir günümü şöyle bir özetlersem, diğer işlere ne kadar zamanımın kaldığını siz anlarsınız. Sabah erkenden kalkıyorum. Eşim işe gidiyor. Büyük kızım ortaokula gitmek için hazırlanıyor. Sonra küçük kızımı kaldırıp onun kahvaltısını hazırlıyorum. Arada diğer kızıma öyle yemeği götürüyorum. Bir saat sonra küçük kızım okula gidiyor. Sonra dükkâna geçiyorum. Benimle ilgili iş ne zaman biterse, o zaman eve dönüyorum. Bazan ev işleri biraz aksıyor. Başka bir günde de onu telafi ediyorum.
Şule: Çalışanlar evlerine yardımcı alıyorlar. Görmeyenler aldığında, farklı algılanıyor. Bu kadar işin arasında insanın kendine ayırdığı özel bir zaman olmuyor. Baston kullanıyor musun?
Dilek: Tabii. Baston olmazsa, olmaz ki.
Şule: Yavaş yavaş söyleşimizin sonuna geliyoruz. Önce eklemek istediğin varsa, onu alalım. Bizim için gurur verici, örnek alınacak bir iş. Ayrıca ses tonun da çok güzel. Bu sesin pazarlamada başarılı olmanda çok etkisinin olacağını düşündüm ve sesinden olumlu enerji aldım.
Dilek: Öncelikle şunu söylemek isterim. Her ne kadar engellerle karşılaşsak da hayatta her şeyi yapabileceğimiz gibi bir şey var. İnsanların engelli olup olmadıklarına bakmaksızın ve çevrenin ne dediğiyle çok ilgilenmeksizin, ellerinden geldiğine kendileri güveniyorlarsa ve inanıyorlarsa, yapılmayacak hiçbir şey yok. Biz bu gün kahveyle başladık ve kahve bizim işimiz oldu. Başka bir yerde, başka bir platformda, başka bir arkadaşımız, “ben de şu işi yapacağım” diye bir girişimci olmaktan, o işi yapmaktan hiçbir zaman geri durmasın yılmasın da. Önünde sonunda hedefine ulaşacaktır. Hedefine ulaştıktan sonraki umut, başka hiçbir şeye değişilmez. Bu aileniz için de ayrıca bir gurur kaynağı oluyor. Çevrenizdeki diğer insanların bazı şeyleri algılamalarına, farkında olmalarına sebep oluyor. Biz kendi içimize kapanıp da “nasılsa biz bu işi yapamazmışız, insanlar yapamazsın diye düşünüyor” diyorsak eğer, zaten o zaman hiçbir yere varamıyoruz. Oturduğumuz yerden sadece konuşuyoruz. Klavye başında bir şeylerin çözülmesini bekliyoruz. Ama hayat böyle değil. İçine girdikten sonra zor da olsa aşılmayacak hiçbir şey yok açıkçası.
Şule: Bunlar, çok örnek olucu mesajlar gerçekten. Yazılı vardır ama dinleyicilerimiz için iletişim bilgilerinizi sesinden duyalım.
Dilek: Saklı Kahvem’in internet sitesi: www.saklikahvem.com Burada şu anda sadece dünya kahveleri ve Türk kahvelerimiz var. Sitemizi kahvelerimize özel tutmaya çalıştık. Arkadaşlarımızın merak ettiği, ya da her hangi bir sorusu olduğunda ulaşabilecekleri numaralar: numaram Dilek Şahin: 0 532 618 32 22. Eşim Mustafa Şahin: 0 533 669 63 17. Sadece sipariş ve sorular için değil, eğer bir girişimde bulunmak istiyorlarsa, işleyişle ilgili sorabilecekleri tüm sorulara elimizden geldiğince cevap vermeye çalışırız.
Şule: İnsanın bildiklerini, deneyimlerini başkalarıyla paylaşması çok güzel. Siz de çok paylaşımcısınız. Kendini çok güzel ifade ediyorsun. Pazarlama ya da başka konularda dergimize yazmak istersen, yayın kurulumuzda değerlendirerek dergimizde yayımlayabiliriz.
Dilek: Elimden gelirse yapmak isterim ve bundan da çok mutlu olurum.
Şule: Yoğunluklarından arta kalan bir zamanda, bize zaman ayırdın. Çok teşekkür ediyoruz.
Dilek: Benim için de keyifli bir sohbet oldu. Çok mutlu oldum. Size teşekkür ediyorum.
Şule: Sevgili Umudun Kadınları dinleyenlerimiz. Rol modellerimiz köşemizde İzmir’den bir konuğumuzu ağırlıyoruz. Daha önce bilenler olduğu gibi, yeni duyanlarınız da olabilir. ‘Saklı Kahvem’ adlı bir şirket var. Konuğumuz Dilek Şahin. Hoş geldin Dilek.
Dilek: Hoş buldum, merhaba.
Şule: Bize kendini tanıtabilir misin?
Dilek: Öncelikle bu söyleşi için çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. 1975’de Konya’da doğdum. Üç yaşında, ateşli bir hastalık sonucu gözlerimi kaybettim. Bir doktorun tavsiyesiyle, beş buçuk yaşında İstanbul İstinye Körler Okuluna yatılı olarak başladım. İlkokuldan sonra ortaokul için Ankara’ya Beşevler Körler Okuluna geldim. Liseyi memleketimde okumak istedim. Ailemin yanında Konya Meram Gazi Lisesinin ilk görme engelli öğrencisiyim. Üniversiteyi Konya’dan sözel birincisi olarak kazandım ve 1992 yılında İzmir Dokuz Eylül Hukuk Fakültesine geldim. İzmir’i çok sevdim ve memleketime dönmek istemedim. 1997 yılında üniversite öğrencisiyken, SSK’da memur olarak işe başladım. Memur olduktan sonra çeşitli unvan değişikliği sınavlarına girdim ama kazanmak mümkün olmadı. İzmir’i bırakıp gitmek istemediğim için başka sınavlara da girmedim. 2011 yılında eşim Mustafa Şahin ile evlendim. 2012 yılında kızım doğdu. Emekliliğim gelmişti zaten ve emekli oldum. Çünkü çocuklarımı kendim büyütmek istiyordum. Kızım üç yaşındayken, bir kız kardeşi daha dünyaya geldi. Şimdi hep birlikte büyümeye devam ediyoruz. Kızlarımın biri on, diğeri yedi yaşında. Saklı Kahvem’i resmi olarak son üç yıl içerisinde kurduk. Eşim ve ben bu işi yaptığımız için çok mutluyuz. Eşimle birlikte bu işi yürütüyoruz.
Şule: Hukuk fakültesini bitirdikten sonra avukat olarak çalışmadın değil mi?
Dilek: Hayır.
Şule: Bu işe nasıl karar verdiniz? Eşin emekli olmuş muydu?
Dilek: Hayır, Eşim bundan üç yıl önce emekli oldu. Ticareti çok seviyorum. Eşim de ticaret yapmayı çok seviyor ve bir yere bağlı olarak çalışmayı hiçbir zaman sevmedi. Memurdu. Memuriyette çalışma imkânları çok fazla sunulmadı. En azından kendi mesleğimizi yapma olanağı sunulmadı. Bu nedenle o hiçbir zaman işinde mutlu olmamıştı. İkimiz de ticareti çok sevdiğimiz için daha önce farklı noktalarda bunu denedik. Yaptığımız iş baharat üzerineydi. Baharatla ilgilenirken, kahveyi keşfettik. Kahve bizim için apayrı bir merak ve ilgi konusu oldu. Daha sonra şirketleşti ve bizim için çok güzel oldu. Eşim Türkiye’de görme engelli olarak tek kavurma ustası. Çünkü kahvenin öğütülme seviyesine gelinceye kadar önce kavrulması gerekiyor. Kahveyi sevdik ve o da bizi sevdi ki birbirimizden hiç ayrılmıyoruz.
Şule: Baharatın yapım aşamasıyla mı ilgileniyordunuz, yoksa yalnızca satıyor muydunuz?
Dilek: Hayır, baharatı sadece temin edip satıyorduk. Baharatı tek başına değil de yanında kahvenin de olması gerektiğini öğrendik.
Şule: Şu anda ürünleriniz arasında baharat da var değil mi?
Dilek: Tabii, kahvenin yanında yüzden fazla çeşit baharatımız var.
Şule: Kahve yapımında başroldesiniz. Baharatları da satıyorsunuz değil mi?
Dilek: Evet. Ürünlerimizi alırken, belirli yerlerden, daha çok ailelerin kendi yaptıkları ürünleri alıp satmayı tercih ediyoruz açıkçası.
Şule: El ve ev yapımı yani. Baharat üreten biri size nasıl ulaşabiliyor?
Dilek: Eşime ve bana telefon numaralarımızdan ulaşabilirler. Arayanlarla mutlaka görüşürüz ve ürünlerimizin arasına ekleriz.
Şule: Söyleşimizin sonunda iletişim bilgilerinizi paylaşırız. Merak edenler, ilgi duyanlar, yeni duyup da tanışmak isteyenler size ulaşabilirler. Kahveyi bir yerden getirtip satıyor musunuz, yoksa kendiniz mi yapımında rol oynuyorsunuz? Eşinle senin ilgilendiğiniz işler farklı sanırım.
Dilek: Ben olayın daha çok pazarlama yönüyle ilgileniyorum. Eşim kahvenin işleyişiyle ilgileniyor. Kahve, henüz Türkiye’de yetişmeyen bir ürün. Denemeler yapılsa da henüz içilebilecek kıvamda kaliteli bir kahve elde edilemedi. Dünyanın birçok ülkesinde var. Kimisi Türk Kahvesi, kimisi de Filtre Kahve olarak damak tadına sunuluyor. Türk kahvesi çekirdeği genelde Brezilya’dan geliyor. Elinize aldığınızda, eğer hiç görmediyseniz, kahvenin bundan yapıldığını anlamanız mümkün değil. Çünkü çok farklı bir yapısı var. Gelen kahveler belirli dereceler de kavruluyor. Kahvenin lezzetinde çok etkisi olan kriterlerden biri de kahvenin kavrulma derecesi. Kavrulma işleminden sonra bir süre dinlendiriliyor. Öğütme ve fincana kadar gelme aşamaları oluyor. Bu kısmıyla en çok eşim ilgileniyor. Kavurmayı ve öğütmeyi tam olarak yapabilen o.
Şule: Eşin biraz görüyor mu?
Dilek: Çok az görüyor. Önceden daha fazla görüyordu.
Şule: Peki, tam kör biri kavurma işlemini yapabilir mi?
Dilek: Bunu yapabilmesi için deneyimlemesi ve öğrenmesi gerekiyor. Kokudan ve tattan, bir kahvenin hangi derecede, nasıl kavrulduğunu gayet iyi anlayabilir.
Şule: Anladığım kadarıyla bir çeşit kahveden hem Türk Kahvesi, hem de filtre kahve üretiliyor öyle mi?
Dilek: Hayır, Türk kahvesinin çekirdeği sadece Brezilya’da yetişiyor. Filtre kahve dünyanın birçok ülkesinde farklı çeşitte var. Her ülkenin yetişme yerindeki ağaçlar farklılık gösteriyor. Yüksek yerlerde, Etiyopya’da yetişen kahve ile alçak yerlerde yetişen kahve farklıdır. Kolombiya, Guatemala, Honduras, Kenya, birçok Afrika ülkesinde kahve çekirdeği yetiştirilir ve her birinin lezzeti, aroması bir diğerinden farklıdır. Çünkü yetiştikleri toprak, ağacın ve çekirdeğin türü, insanların damaklarında bıraktığı tat olan aromayı besler.
Şule: Kahve üreticilerinin yaptığı işlemler aynı mı, farklı mı?
Dilek: Daha fazla aromaların katılması, fermente dediğimiz bir yöntem var. Havuzlarda yapılması mümkün. Bunu yapan yerler var. Öğütüldükten sonra fincana kadar gelme işleminde, özellikle filtre kahvede çeşit çok fazla. Express, makiyato, latte olarak üretilen kahveler var. Bu isimler bunların süsleme ve içine katılan aromalarla ilgili. Sunumları her yerde farklılık gösterebiliyor.
Şule: O zaman yaratıcılığınızı kullanarak farklı kahveler üretebiliyorsunuz.
Dilek: Tabii. Saklı Kahvem olarak bizim işimiz, kahveyi en saf haliyle insanlara sunmak. Nasıl içeceklerine onlar karar vermeliler. Kahveyi öğüttükten sonra fincanda satmıyoruz. Özellikle aromalandırılmamış kahveyi tercih ediyoruz. Kahvenin kendine has tadı, kesinlikle aromasından daha güzel.
Şule: Sizde de çeşit çeşit kahveler var, o nedenle sordum.
Dilek: Tabii. Türk kahvesinin de aromalıları var, biz bunları sunuyoruz. Çilekli, mangolu, kavunlu, vanilyalı, tarçınlı, o kadar çok çeşidi var ki insanlar tercih edebiliyorlar. Aromalandırma, Türk kahvesi için geçerli.
Şule: Kahvenin tadının daha çok hissedilebilmesi için aromaları çok fazla koymuyorsunuz.
Dilek: Adı Türk kahvesi. Aromadan çok kahvenin hissedilmesi gerekir.
Şule: Çok ilginç. Brezilya’da yetişiyor ve adı Türk kahvesi. İş yerinizde kaç kişi çalışıyor? Bunların yanında paketleme gibi bir sürü iş vardır.
Dilek: Şu an eşimle ikimiz çalışıyoruz. Pandemi süreci araya girince, kendi kendimizi idare etmek durumunda kaldık. Yollar git gide açılıyor, yavaş yavaş genişlemeye başlıyoruz. Devletin verdiği Koskep desteği ve bu desteği bize ödemeyen bankaları saymazsak engel olarak, yeni yeni kımıldıyoruz. Hedefimiz; İstanbul borsasına girebilecek büyüklükte bir işletme oluşturmak. Kahveyi; kavurma, öğütme ve paketleme üzerine yurt içinde ve yurt dışında sunmak. Genel olarak engellilerin çalıştığı bir işletme hedefimiz var.
Şule: Umarım bu hedefinize ulaşırsınız. Dergimizin adı da Umudun Kadınları ya, biz de umut edelim. Pazarlama işleriyle ilgilendiğini söyledin. Ne tür işler yapıyorsun? Örnek olması açısından paylaşabilir misin?
Dilek: Önceleri yeri geldi tüm esnafı dolaştım, yeri geldi sırt çantasında kahveleri taşıyarak tanıttım. Pandemi gelince, bunların hiç biri olamadı. Biz de internet ve WhatsApp’a yöneldik. Sosyal medyada, Facebook, İnstagram, internet sitemiz ve WhatsApp gruplarımız üzerinden reklamlarımızı yaptık. Çeşitli paketler hazırlayarak satışlarımızı gerçekleştiriyoruz. İşin bu kısmıyla ben ilgileniyorum. Siparişleri alıp eşime gönderiyorum. O da hazırlayıp kargoluyor. İnsanlarla iletişim kurmayı çok seviyorum ve önemsiyorum. Hele hele ticaret yaparken, yeni dostlar edinmek benim için çok değerli. Olayın çok yönlü ve güzel tarafları var.
Şule: Duyduğumuzda biz de çok heyecanlandık ve size ulaşmak istedik. Sosyal medyada görünürlük çok önemli. Bunu nasıl çözüyorsunuz?
Dilek: Bir elemanımız yok. Görsellik konusunda, fotoğraflamalarda yakın çevremizden destek alıyoruz. Bunun daha profesyonel olması gerekiyor. Görsellik, gerçekten ürünü satan şey. Bir elemanımızın olması şart.
Şule: Görme engelli bir çift olarak bu işi yapmanız, özellikle gören çevre açısından nasıl karşılanıyor? Biz hayranlıkla izliyoruz. Önyargılar mı, yoksa iş ortamında doğal bir kabul mü var?
Dilek: İlk başta insanlar bunu çok tuhaf karşılıyorlardı. Satılacak bir sürü farklı ürün vardı. Baharat, kahve alanını tercih ederek gıda sektörüne girmiştik. Hele şirket olduğumuz zaman, biraz yüksekten başladığımızı söyleyenler oldu. Bize göre önemli olan, önce marka olmaktı. Faydalı olmak, güvenilirlik ancak marka olmakla mümkündü. Saklı Kahvem, tescilli bir markadır. Önce bunu sağladık. Daha sonra insanlar bize güvenmeye başladılar. 4 Temmuzda perakende bölümünü açtık. Gelenler, terazinin nasıl konuştuğuna, nasıl tarttığımıza, değirmeni nasıl çalıştırdığımıza kadar hepsini izliyorlar. Tuhaf karşılayanlar, hayran olmaya başlıyorlar. “demek ki yapılabiliyormuş. Biz cesaret edemezdik.” Diyorlar. Takdirle karşılanıyoruz.
Şule: Konuşan tartıların yanında konuşan değirmenler de var mı?
Dilek: Değirmenlerimiz konuşmuyor, düğmelerle çalışıyor. Ayarı var. Elimizle dokunarak kahvenin ince ve kalın olduğunu anlayabiliyoruz. Konuşan teraziler konusunda çok sorun yaşadık. Büyük firmalara başvurduk ve konuşan terazi yapabileceklerini söyledik. Kullanacak çok insan olduğunu söylediysek de hiç kimse bu işle uğraşmak istemedi. Telefonla yönetilebilir teraziler var, onu edindik.
Şule: Bu konularda yazılım programlarına ve duyarlı insanlara gereksinim var. Engellerin kaldırılması çok önemli. Saklı Kahvem adının konma öyküsünü anlatabilir misin?
Dilek: Şirketin kurulma aşamasında, kızlarımızla kahvaltı ediyorduk. “acaba şirketimizin adı ne olsun? Şöyle kahve, böyle kahve” diye konuşurken, kızlarımızın biri, “Saklı Kahvem olsun” dedi. Hepimiz şöyle bir düşündük. Çok güzel bir isimdi. Kahvemiz, şirketimiz, Saklı Kahvem oldu.
Şule: Ailece konan bir isim olmuş. Böyle bir iş yeri açabilmek için ne kadar paraya gereksinim var?
Dilek: Açılacak iş yerinin kapasitesi önemli eğer bulunduğu çevreye hitap edecek ve o alanda çalışabilecek kadar bir dükkân olacaksa, tahminen 2-3 yüz bin TL gerekir.
Şule: İş yerinizin büyüklüğü ne kadar?
Dilek: 25-26 metrekare kadar. Raflarla çevrili. İkisi Türk kahvesi, biri filtre kahvesi olmak üzere üç tane kahve değirmenimiz var. Yaklaşık 40 çeşit kahvemiz ve aklınıza ne gelirse baharatların hepsi bulunuyor. Ürünlerimizin hepsi bu alana sığabilir durumda.
Şule: Emeklisin. İş ve ev ortamın var. Bu kadar yoğun çalışma arasında iş ve ev koordinasyonunu nasıl yönetiyorsun?
Dilek: Bu en zor olanı. Bir günümü şöyle bir özetlersem, diğer işlere ne kadar zamanımın kaldığını siz anlarsınız. Sabah erkenden kalkıyorum. Eşim işe gidiyor. Büyük kızım ortaokula gitmek için hazırlanıyor. Sonra küçük kızımı kaldırıp onun kahvaltısını hazırlıyorum. Arada diğer kızıma öyle yemeği götürüyorum. Bir saat sonra küçük kızım okula gidiyor. Sonra dükkâna geçiyorum. Benimle ilgili iş ne zaman biterse, o zaman eve dönüyorum. Bazan ev işleri biraz aksıyor. Başka bir günde de onu telafi ediyorum.
Şule: Çalışanlar evlerine yardımcı alıyorlar. Görmeyenler aldığında, farklı algılanıyor. Bu kadar işin arasında insanın kendine ayırdığı özel bir zaman olmuyor. Baston kullanıyor musun?
Dilek: Tabii. Baston olmazsa, olmaz ki.
Şule: Yavaş yavaş söyleşimizin sonuna geliyoruz. Önce eklemek istediğin varsa, onu alalım. Bizim için gurur verici, örnek alınacak bir iş. Ayrıca ses tonun da çok güzel. Bu sesin pazarlamada başarılı olmanda çok etkisinin olacağını düşündüm ve sesinden olumlu enerji aldım.
Dilek: Öncelikle şunu söylemek isterim. Her ne kadar engellerle karşılaşsak da hayatta her şeyi yapabileceğimiz gibi bir şey var. İnsanların engelli olup olmadıklarına bakmaksızın ve çevrenin ne dediğiyle çok ilgilenmeksizin, ellerinden geldiğine kendileri güveniyorlarsa ve inanıyorlarsa, yapılmayacak hiçbir şey yok. Biz bu gün kahveyle başladık ve kahve bizim işimiz oldu. Başka bir yerde, başka bir platformda, başka bir arkadaşımız, “ben de şu işi yapacağım” diye bir girişimci olmaktan, o işi yapmaktan hiçbir zaman geri durmasın yılmasın da. Önünde sonunda hedefine ulaşacaktır. Hedefine ulaştıktan sonraki umut, başka hiçbir şeye değişilmez. Bu aileniz için de ayrıca bir gurur kaynağı oluyor. Çevrenizdeki diğer insanların bazı şeyleri algılamalarına, farkında olmalarına sebep oluyor. Biz kendi içimize kapanıp da “nasılsa biz bu işi yapamazmışız, insanlar yapamazsın diye düşünüyor” diyorsak eğer, zaten o zaman hiçbir yere varamıyoruz. Oturduğumuz yerden sadece konuşuyoruz. Klavye başında bir şeylerin çözülmesini bekliyoruz. Ama hayat böyle değil. İçine girdikten sonra zor da olsa aşılmayacak hiçbir şey yok açıkçası.
Şule: Bunlar, çok örnek olucu mesajlar gerçekten. Yazılı vardır ama dinleyicilerimiz için iletişim bilgilerinizi sesinden duyalım.
Dilek: Saklı Kahvem’in internet sitesi: www.saklikahvem.com Burada şu anda sadece dünya kahveleri ve Türk kahvelerimiz var. Sitemizi kahvelerimize özel tutmaya çalıştık. Arkadaşlarımızın merak ettiği, ya da her hangi bir sorusu olduğunda ulaşabilecekleri numaralar: numaram Dilek Şahin: 0 532 618 32 22. Eşim Mustafa Şahin: 0 533 669 63 17. Sadece sipariş ve sorular için değil, eğer bir girişimde bulunmak istiyorlarsa, işleyişle ilgili sorabilecekleri tüm sorulara elimizden geldiğince cevap vermeye çalışırız.
Şule: İnsanın bildiklerini, deneyimlerini başkalarıyla paylaşması çok güzel. Siz de çok paylaşımcısınız. Kendini çok güzel ifade ediyorsun. Pazarlama ya da başka konularda dergimize yazmak istersen, yayın kurulumuzda değerlendirerek dergimizde yayımlayabiliriz.
Dilek: Elimden gelirse yapmak isterim ve bundan da çok mutlu olurum.
Şule: Yoğunluklarından arta kalan bir zamanda, bize zaman ayırdın. Çok teşekkür ediyoruz.
Dilek: Benim için de keyifli bir sohbet oldu. Çok mutlu oldum. Size teşekkür ediyorum.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.