selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Ağırlık kaldıran Gülistan Özdemir, kırmızı milli takım tişörtü giymiş ve üzerinde Türk bayrağı simgesi var. Yerde bulunan halter çubuğunu iki eliyle kavrayıp kaldırmak üzere pozisyon almış. Arka planda sarı sandalyeler, siyah bir çanta ve beyaz bir sandalye ile mavi bir minder görünüyor.
HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT

Sevgiyle merhabalar, değerli umudun kadınları dostları, yine dopdolu bir sanatın kadın sesleri köşesi hazırladık sizlere. Önce başlıklar:
• Görme Engelli Sporcu Gülistan Özdemir'in Haklı Gururu
• Elçin Sangu'dan İmamoğlu Paylaşımı
• Kadın Saçı Belgeseli Prömiyer Yaptı
• Muazzez Abacı Doğum Gününde Hayatını Kaybetti
Görme Engelli Sporcu Gülistan Özdemir'in Haklı Gururu
Kazakistan'da geçen yıl yapılan Uluslararası Görme Engelliler Spor Federasyonu (IBSA) Dünya Görme Engelliler Halter Şampiyonası'nda 2 gümüş ve 1 bronz madalya kazanan Gülistan Özdemir, aynı ülkede Mayıs’ta gerçekleştirilen Powerlifting Dünya Kupası'nda da 4 altın madalya aldı.
Yurda moralli dönen Gülistan, 30 Ekim-2 Kasım'da Yenişehir ilçesindeki bir otelde düzenlenen Görme Engelliler Dünya Halter Şampiyonası'nda 60 kilogramda "powerlifting", "bench press" ve toplam yarışlarında performans sergiledi.
Milli sporcuların 5'i altın, 1'i gümüş, 8'i bronz toplam 14 madalya kazandığı şampiyonada Gülistan, birer gümüş ve altın madalya elde etti.
Gülistan, gelecek yıl yapılacak şampiyonalar için umudunu artırdı. Gülistan Özdemir, Mersin'deki şampiyonaya iyi şekilde hazırlandığını ve antrenmanlarını aksatmadığını söyledi.
Yarışmaya, tüm kategorilerde birinci olma hedefiyle katıldığını dile getiren görme engelli halterci, "Önceki şampiyonluklarımı korumam gerekiyordu. Bench press'te ikincilik madalyası aldım, nazara geldiğimi düşünüyorum. Toplam yarışında ise birinci oldum. Kendimle gurur duyuyorum" dedi.
Gülistan, Dünya Halter Şampiyonası'na ülkesinde katılmanın motivasyon sağladığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Türkiye olarak ev sahipliği yaptığımız şampiyonada birinci olmak mutluluk verici. İstiklal Marşı'mızı okutmak, bayrağımızı dalgalandırmak benim için onurdu. Daha güzel başarılar elde edeceğime inanıyor ve burada onu gösterdiğimi düşünüyorum. İleride branşımız olimpik branş olursa oralarda da birinciliği devam ettirmek istiyorum."
Halterde yeni başarılar hedeflediğini vurgulayan Gülistan, şunları kaydetti:
"İnsanların bir hedefi varsa durmadan çalışmalı. Bu spora Gaziantep'te başladım, yapamayacağımı düşünüyordum. Fakat kendime olan inancım ve hırsım beni başarıdan başarıya götürdü. Bu sayede halterde ilerledim ve kendime inandım.”
Elçin Sangu'dan İmamoğlu Paylaşımı
Elçin Sangu CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yaşadığı yargı sürecini hatırlatarak ülkedeki medya düzenini eleştirdi.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla şunları ifade etti:
"Bu satırları, kendini sağduyulu olarak tanımlayan ama bu çarpık medya düzenini farkında olmadan besleyen herkese yazıyorum. Siz başka ortamlarda 'özgür basın, tarafsız haber, daha adil bir ülke' istemiyor musunuz? Peki, hayalini kurduğumuz ülkenin haberciliği, gazeteciliği, medyası bu mu olmalıydı? Bugün haberin yerini dedikodu aldı. Gazeteciliğin yerini linç, gerçeğin yerini kurgulanmış algılar aldı. Siz o haberleri okurken, o çirkin başlıklara tıklarken, aslında farkında olmadan bu çürümenin bir parçası oluyorsunuz. Sorun bir kişi değil; sorun bu zihniyet. Bu zihniyet öyle bir zihniyet ki, halkı yavaş yavaş manipülasyonla uyuşturuyor, vicdanı susturuyor, gerçeği magazinleştiriyor. Birkaç tık fazla almak, biraz daha görünür olmak uğruna insan onurunu yok sayıyor. Ve işte tam da bu yüzden, aklımızla alay edercesine aynı kalıplar tekrar ediyor. Gerçekler çarpıtılıyor, yalanlar normalleşiyor. Bir insan hem seçimde yolsuzluk yapmış, hem diploması sahte, hem hırsız, hem casus olabilir mi? Olabiliyor, çünkü medya buna zemin hazırlıyor. Siyasette, sanatta, ekranda; her yerde aynı zihniyet dolaşıyor: Kişisel çıkar için başkalarına zarar vermek. Bana defalarca 'Sus, kariyerine zarar verir' dediler. Evet, belki verir.
Ama bu zihniyeti kökünden söküp atamayacaksak, o kariyerin, o ekranların, o manşetlerin hiçbir anlamı yok.
Bunlara alışma. Normalleştirme. Parçası olma.”
Kadın Saçı Belgeseli Prömiyer Yaptı
Yazar Tülin Tankut’un kaleme aldığı, Ozan Turgut’un yönettiği ve Özge Karslıoğlu’nun Genel Koordinatörlüğünü yürüttüğü Kadın Saçı belgeseli 18 Kasım saat 17.00’de Pera Müzesi Oditoryumu’nda ilk kez gösterildi. Yazar Tülin Tankut’un kaleme aldığı, Ozan Turgut’un yönettiği ve Özge Karslıoğlu’nun Genel Koordinatörlüğünü yaptığı Kadın Saçı belgeseli 18 Kasım saat 17.00’de Pera Müzesi Oditoryumu’nda ilk kez gösterildi.
Tankut’un kuruluşunun 35. yılında Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’na armağan olarak yapımcılığını da üstlendiği belgesel, kadın saçının tarih boyunca üstlendiği sembolik, sosyolojik ve kültürel anlamları ele alırken, aynı zamanda toplumsal cinsiyet hiyerarşisinin kadın bedeni üzerindeki baskıcı pratiklerini görünür kılmayı amaçlıyor.
Otuz küsur yıllık kütüphane gönüllüsü olarak elini daima taşın altına koyan Tülin Tankut, gösterimden önce izlenilen tanıtım filminde de vurgulandığı gibi, Kadın Eserleri Kütüphanesinin otuz beş yılda çok önemli işler başardığını şu sözlerle anlatıyor; “Kütüphane kadınları aynı çatı altında topladı. Destek veren, hak arayışında kadınların yanında duran erkeklere kapılarını açtı. Bağımsızlığını korudu. Toplumsal cinsiyet eşitliği yönündeki çalışmalarıyla ülkedeki demokratikleşme mücadelesine katkı sunarken ön yargılardan uzak yaklaşımıyla toplumun güvenini kazandı. Bu bir saate yakın belgeselde de, biyolojiden hastalık ve sağlığa, modaya, kültür- sanata, izleyiciyi ilgilendiren konularda bilgilendirmeye çalışmakla birlikte ağırlığı “saç dilinin bir iletişim aracı olarak kullanılmasının üzerinde durarak, erkekler ama özellikle kadınların toplumda, saçlarına göre değerlendirilmesi problemini ele alarak, hem bellek tazeliyor hem de tarih boyunca farklı kültürlerde kaydedilen değişimlerin kadın ve erkekler üzerinde bir denetim, bireyin özgür iradesi hiçe sayılarak kesilmesi gibi bir cezalandırma aracı olarak kullanılmasının önüne geçmek için ufuk açmaya çalışıyoruz.”
Muazzez Abacı Doğum Gününde Hayatını Kaybetti
Ekim sonunda ABD'de geçirdiği kalp krizi sonrası yoğun bakıma alınan Muazzez Abacı'dan acı haber geldi.
Usta sanatçı Muazzez Abacı 78'inci doğum günü olan 12 Kasım'da hayata gözlerini yumdu. Menajeri Taner Budak acı haberi sosyal medyadan duyurdu. Abacı’nın naaşı, vefat ettiği New York eyaletindeki Rochester kentinden Maryland eyaletindeki Amerika Diyanet Merkezi'ne getirildi. Merhume sanatçının aile yakınlarının bir araya geldiği Diyanet Merkezi’nde Abacı’nın naaşının Türkiye’ye gönderilmesine eşlik edecek olan kızı Aslı Saba Abacı ve torunu Sera Anderson da yer aldı. Aslı Abacı, "Annemi iki hafta önce kalp kriziyle hastaneye götürdük. Ondan sonra hemen erkenden hastanedeydik. Hemen anjiyo yapıldı. Kalp damarı açıldı. Bir iki gün çok güzeldi. Gayet iyiydi. Fakat o anjiyonun komplikasyonu nedeniyle başka organlar da etkilendi. Bir türlü toparlanamadı. Yani böbrek, kalp bir şekilde anlaşamadı. Ondan sonra yoğun bakıma geçirmek zorunda kaldık. Ama yoğun bakımdayken de hep görüşüyorduk, konuşuyorduk. Bizim aklımıza böyle bir şey gelmedi. Hatta biz hastaneye ilk gittiğimiz zaman ‘gerekirse kalp masajı yapalım mı, entübe edelim mi’ gibi sorulara annem, ‘Yok canım benim öyle şeylere ihtiyacım olmaz’ demişti. Öyle hayat doluydu. Hiç aklımıza gelmeyecek bir şekilde son iki günde bayağı zorlanmış. Özellikle kalp biraz yetmezliğe gidince kendisini o şekilde kaybettik maalesef" dedi.
Abacı, hastanenin olayda ihmali olup olmadığına ilişkin sorulara, "Yapılan hiçbir şey tabii ki kasıtlı değildi. Ben de yeni duymaya başladım, anjiyodan sonra birçok kişide böyle komplikasyonlar olabiliyormuş. Antibiyotik tedavisine başlandı. Annem de o antibiyotiğe ters reaksiyon verdi. Ellerinden gelen her türlü yardımı yaptılar. Her şey yapıldı. Ben ayrıca anneme de her gün ‘Ne zaman istersen, ben eve gitmek istiyorum dersen hemen gideriz’ dedim. ‘Yok kalalım’ dedi. O da ilk defa bu kadar zorlandı tabii ki. ‘Bu kalp krizi çok zormuş’ dedi" cevabını verdi.
Abacı için İstanbul'daki Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) tören düzenlendi. Usta isim Emel Sayın da, törende gözyaşları içinde yaptığı açıklamada, "Muazzez çok önemli bir sanatçıydı, hepimizin çok değerli sanatçısı, benim için de öyle. Onun dışında benim çok sevdiğim yakın arkadaşımdı Muazzez. Çok sık görüşmesekte birbirimizi çok severdik, sayardık her zaman. Onun için acım daha da büyük. 60'lı yıllardan itibaren tanışırdık, onu iyi tanıyorum. Çok güzel bir insan olduğunu biliyorum" dedi.
Törene İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili Nuri Aslan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, ünlü sanatçılar Muazzez Ersoy, Orhan Gencebay, Selami Şahin, Emel Sayın, Abacı'nın kızı Aslı Saba Abacı ve çok sayıda sanatçı ve seveni katıldı.
Abacı'nın cenaze namazı 17 Kasım Pazartesi günü öğle namazının ardından Ankara Kocatepe Camisinde kılındı, daha sonra da vasiyeti üzerine Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi.
Gelecek sayımızda sanata ve kadına dair yepyeni haberlerle buluşabilmek dileğiyle umutla kalın.
22.11.2025

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.