yaylaboztas@yahoo.com
Kısa ve beyaz saçları, kolyesi ve mavi gözleriyle uzaklara bakıyor.
Yazan: Yayla Boztaş Kaysan

Kocaman kamyon, ağzını açmış bir dev gibi bekliyor kapının önünde. Atletleri sırılsıklam işçiler, evin kapısında kaybolup sırtlarında ağır yüklerle iki büklüm dışarı çıkıyorlar. Yatak, koltuklar, halılar, koliler, beyaz eşyaların ezen ağırlığı yorgun kemiklerinde.

Doymak bilmeyen bir açlıkla bekleyen kamyona neredeyse bir saattir eşya taşıyan işçilere üzülerek bakıyorum.

Aklıma on kez taşındığım, elimden geçen küçücük eşyaların tek tek kâğıtlara sarılışı geliyor. Gülerken bizim gibi her şeyi biriktiren bir aile için taşınmanın ne zor bir şey olduğunu düşünüyorum.

Birden üç katlı bahçeli evimizden taşındığım gün geliyor gözümün önüne. Döne döne çıkılan dik merdivenler. Kocaman eşyaları bin bir emekle indiren taşıyıcılar. Önümden geçen bir deri bir kemik yaşlı adamın iyice eğilmiş başı, burnunun ucundan damlayan ter… Adamın terini silmek için ileri attığım adımımı son anda geri çekiyorum. İkilemim yüreğimde ince bir sızı.

Yapılması gereken ne kadar davranışı, ayıp, yakışmaz düşüncesiyle ertelediğimizi, son anda vazgeçtiğimizi düşünüp üzülürüm. Yüreğimizden arı düşüncelerle yola çıkan davranışlar neden çoğu kez birileri tarafından uygun görülmez. Yanlış bizim mi, uygun bulmayanın mı?

Bugündeyim yine, taşıyıcılar henüz dolmamış kamyonun arkasında çömelmiş, karınlarını doyuruyorlar. Kola, peynir, ekmek, domates. Helal olsun Amerika önce kolasını yerleştirdi her yere, sonra kendini.

Evin kadını balkondan yüklenen eşyalarla ilgili akıl veriyor “Aman dolap çizilmesin, gümüşlüğün camını iyi sardınız mı?” Kocası azarlıyor kadını, “Konuşma oradan, beğenmiyorsan sen gel yerleştir!” Kadının “Cimrilik yapmasan, evden eve taşıyan bir araba tutsaydın, ben telaşlanmazdım böyle… Her taşınmada, kırılan döküleni ben biliyorum!” dediğini duyuyorum. Belki “İçmeye var ama ev almaya para yok. Küçüğüne bile razıydım. Nerde… diyordur. İçinden geçen isyanlarını duyumsamak, okumak istiyorum düşüncelerini. Adamı tanımak, ne iş yaptığını, evde nasıl bir adam olduğunu bilmek isteği yeşeriyor içimde. Bugün beynim iyice açtım galiba. Her esintiden, hareketten, sözden, görüntüden duyum almak istiyor.

Çocukluğumdaki gibi olsa, annem siniye doldurduğu yiyecekleri, taşınan komşuya gönderir, “Git sor bakalım bir şeye ihtiyaçları var mı? Diye sordurur, hatta yardıma bile giderdi. Oysa şimdi ben balkonumda, çayımı yudumlarken, kadının duygularına bilmeden yorum yapıyor, kendi aklıma gelenleri ona yakıştırıyor, bilmişlik yapıyorum. Bu da değişen değerlerin bize getirdiği bir basitlik…

Eşyanın çoğu dolduruldu. Şimdi önemsiz eşyalar, fazla özen gösterilmeden sokuluveriyor boşluklara. Plastik çamaşır sepetinin içinde, lavabo fırçaları, mandal torbası, çamaşır ipleri, süpürge, saplı paspas, faraş, sabunluklar en sona kalmanın özen gösterilmeyişin hüznünü taşıyarak yerlerini alıyor. Kadın, son bir geziniyordur evinin içinde, bilirim… Ben de öyle yapardım. Eğer severek ayrıldığım bir evse, duvarlarına dokunur ağlardım bile. Bir parçamı bırakmış gibi hüzün duyardım.


O sırada gözüm balkondaki çiçeğe takılıyor. Evdeki her şey taşınırken onun hâlâ orada durmasından içime bir korku düşüyor. Ya onu götürmezlerse? Balkonda tek başına bırakılırsa Yok canım olur mu öyle şey? Kadınlar çiçekleri severler…

Neredeyse seslenip “Çiçeği unutmayın ne olur?” diyeceğim.

Kadın balkon kapısında görününce, sevinç tepiniyor içimde. Saksıya uzanan yorgun bir el.

Bir ânda görünmez oluyor. Kamyonun kasası kapatılmak üzere, koşup elindeki saksıyı kapağı tutan taşıyıcıya veriyor kadın. Adam uygun bir yere yerleştiriyor yaprakları bakımsız ama hâlâ yaşayan çiçeği. İşte şimdi yüreğim gülüyor. Seviyorum bu kadını, seviniyorum eşyaların yanında yeni eve giden çiçek için.

Belki yaşamı boyunca bir çiçeğe dokunmamış asık suratlı taşıyıcının elinde bir çiçek saksısı görmek de ayrı bir sevinç benim için.

Asıl sevinç bütün eşyalar önünden geçip giderken “Beni götürmezlerse, bu ıssız evde ben ne olacağım? Diye düşünen çiçeğin yüreğinde. Bana eş…


20 Temmuz2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.