yaylaboztas@yahoo.com
Kısa ve beyaz saçları, kolyesi ve mavi gözleriyle uzaklara bakıyor.
Yazan: Yayla Boztaş

Yaz sonbahara evrilmiş, sahilde sakin gezintilerin yapıldığı bir Foça akşamı. Keyifli bir anımız, eşimle el ele tutuşmuşuz.

Bir adam, bir kadın ve iki çocuk yürüyor önümüzde. Bizden yavaş yürüyor, daha çok çevreyle, gelip geçenlerle ilgileniyorlar. Belli ki günübirlik gezmeye gelmişler Foça’ya. Böyle bir yere sık gelmedikleri belli. Yabancı ve çekingenler. Tam yanlarından geçerken; istekli, özenmiş, özlemli sesini duyuyorum kadının.

“Bak ne güzel el ele tutuşmuşlar.”

İçimde bir burukluk, dönüp,

“Zor değil ki siz de tutuşun el ele,” diyorum.

Gözlerimin içine bakıyor kadın, sözlerimden cesaret almış,

“Ama o elimden tutmaz ki,” diyor. Cümlesi biter bitmez adam atıyor kolunu kadının omzuna. İğreti bir içtenlik sırıtıyor kadına dolanan koldan.

“Gördün mü” diyorum gülerek, “Hiç de zor değilmiş.” Yine olmazlanıyor kadın,

“Sen gençsin, bize yakışmaz,” diyor bu kez. Benden genç olacağını tahmin ederek soruyorum

“Kaş yaşındasın ki?”

Neredeyse beş altı yaş küçük bir rakam söylüyor. Kendi yaşımı söyleyince,

“Aaaa hiç de göstermiyorsun!” diyerek şaşkın ve mutlu gülüyor. Yanından uzaklaşırken göz kırpıyorum şaşkın gülüşüne… Eşinin kolunu omuzundan indirip elinden tutarken o da bana göz kırpıyor.

Arkalarında kalıyorum bilerek. Bu özel günde neler yapacaklar, elinden tuttuğu adam onu nereye götürecek, ne ısmarlayacak? El tutmayla başlayan bu sıcak ilişki ne kadar sürecek? Mutlu anı yaşayan kadın ısrarcı olacak mı bu konuda? Yoksa biraz sonra bırakılan el yine boynu bükük, yalnız başına mı kalacak?

İçimde acabalarla yürüyorum arkalarından. Yüreğimde şimdiye değin eli tutulmamış, şımartılmamış, gözlerinin ya da saçlarının güzel olduğu hiç söylenmemiş binlerce kadından biri yürüyor. Bu kadın, küçük bir kızken babası elinden tutmuş muydu acaba? Ya da güzel özellikleri öne çıkarılıp nazlanmış mıydı ailesi tarafından?

Bir de o kadının elinden tutmayı, beline sarılmayı, onu övmeyi bilmeyen adamı düşünüyorum. İkisi için de değişik duygular geçiyor içimden. Üzüntü, duygudaşlık, terbiye
sisteminin yanlışları, baskılanmış duygular. Bu kadın küçükken “Oğlanlarla konuşulmaz, büyüklerin sözüne karışılmaz,” diye ne çok uyarılmıştır kim bilir. Daha küçücük bebekken annesi tarafından sevilmesine bile büyükler karışmış “Ayıp hiç büyüklerin yanında çocuk mu sevilirmiş?” demişlerdir.

İşte bu yüzden el ele tutmuş bir çift görünce şaşkınlığı, imrenmesi, özlemi bundandır.

Biraz ilerde denize bakan bahçede çay içtiklerini görünce içim ısınıyor. Kadınla göz göze gelip onu yüreklendirmeliyim diye düşünüyorum. Hani internetin topluma alıştırdığı kolaya kaçan beğenme işareti var ya…

Tam gözlerimiz birbirine değince elimi kaldırıp dimdik bir beğen yapıyorum. Birbirimizi çok iyi anlayarak gülüşüyoruz.

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.