eminekamci@hotmail.com
Açık kahverengi saçlarını toplamış, üzerinde siyah montuyla, açık alanda, gülümsüyor.
Kütüphanede masanın çevresinde 2 kadın karşılıklı konuşuyor.
SÖYLEŞİYİ YAPAN: Emine KAMÇI

Emine: Dergimizin sevgili takipçileri. Bu ayki 'Arı Kovanı' köşesinin konuğu Yasemin Yazar.
Hoş geldin Yasemin.
Yasemin: Hoş bulduk.
Emine: Bize kendini kısaca tanıtabilir misin?
Yasemin: 1977 yılında Almanya'da doğdum. Celal Bayar Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdim. Evliyim. Bir oğlum var. İş hayatıma öncelikle vekil İngilizce öğretmenliğiyle başladım. Daha sonra Kültür Bakanlığı'na geçiş yaptım. İlk olarak Balıkesir Kuva-i Milliye Müzesi'nde görevlendirildim. 2005 yılından itibaren de İzmir Atatürk İl Halk Kütüphanesi'nde çalışıyorum.
Emine: Peki, bu kütüphanedeki görevin ne?
Yasemin: Görme Engelliler Bölümünde.
Emine: Ne kadar zamandır burada çalışıyorsun?
Yasemin: 15 yıldır bu bölümdeyim. Kütüphaneye ilk çocuk bölümünde çalışarak başladım. Daha sonra görme engelliler bölümüne geçtim.
Emine: İşini severek mi yapıyorsun?
Yasemin: Evet işimi seviyorum. Ben bu bölüme geldiğimde, burada devam eden bir sistem vardı. Çünkü görme engelliler bölümü 1984 yılından beri hizmet veriyor. O zamanlar devam eden hizmet şu şekildeydi; daha önceleri hep burada çalışan görmeyen arkadaşlarımız kabartma kitapları kendileri Braille daktiloyla yazarak üretirlermiş. Gönüllü okuyucular kütüphaneye gelerek kitapları arkadaşlarımıza okurlar, onlar da yazarlarmış ama benim başladığım sırada bu bölüme kabartma yazıcı alındı. Ben de kullanmak için eğitim aldım. Böylece, daktiloyla kitap üretim işi bitti. Biz de kabartma yazıcıyla kitap çoğaltmaya başladık. Nasıl yapıyoruz, öncelikle Latin alfabesiyle yazılmış kitapları optik tarayıcıda tarıyoruz. Taradıktan sonra Word'e aktarıyoruz. Gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra manyetik ortamdaki kitabı kabartma yazıcıyla uyumlu olan bir çevirici program aracılığıyla kabartma yazı sistemine geçiriliyor ve çıktısı alınıyor. Daha sonra da ciltlenip okuyucunun hizmetine sunuluyor. Tabi, bizim yaptığımız her işte gönüllü okuyucularımızın katkısı çok büyük.
Bölümümüzde ayrıca sesli kitap üretimi de devam ediyor. Sesli kitapları da gönüllü okuyucular kendi sesleriyle kaydediyorlar. Sesli kitapları daha çok görmeyen üyelerimizin talepleriyle oluşturuyoruz.
Bölümümüzde bunların dışında başka hizmetler de var. Görme engelli öğrenciler, uzmanlık alanlarına göre gönüllülerin ders çalıştırmalarıyla sınavlara ve derslerine çalışıyorlar. Bu çalışmalar yüz yüze yapılıyor. Bazen de öğrencinin isteği üzerine sesli okumayı kaydetme ve öğrencinin kayıttan dinleyerek çalışması ile de mümkün olabiliyor. Uzman öğretmenlerimizle beraber dershaneye gider gibi kütüphaneye gelip çalışıyor, test çözüyorlar.
Emine: Az önce bahsettiğin çalışmalardan başka, yaptığınız birtakım sosyal etkinlikler biliyorum. Biraz da bunlardan söz eder misin?
Yasemin: Evet, bu bölümde çeşitli sosyal etkinlikler de yapıyoruz. Öncelikle tarihî ve kültürel geziler yapmakla başladık. Agora'ya gittik, Arkeoloji Müzesini gezdik. Daha sonra ilçeleri gezmeye başladık. Bergama’ya, Efes'e gittik... Adım adım ilerledik. Daha sonra Didim'e gittik. Didim’deki antik kentleri, sahili gezdik. Seferihisar'a gittik... Bu şekilde devam ediyoruz. Bu gezileri özel rehber tutarak yaptık. Daha sonra arkeologlar bize yine eşlik etti. Tarihî bilgiler verdiler. Tabii müzelerden özel izinler aldık. Bu izinlerle, görmeyen arkadaşlarımızın bazı eserlere dokunması mümkün olabildi.
Bir de görme engelli üyelerimizle gönüllü okuyucularımız karma tiyatro çalışmalarımız oldu. Devlet Tiyatrosundan hocalarla çalışarak oyunlar sergilediler. Oyunlar izleyiciler tarafından çok beğenildi. Özellikle önemli günlerde bu oyunlar oynanmaya başladı. Ayda bir sesli betimlemeli sinema günleri düzenleyip, birlikte film seyretmenin tadına vardık. Sesli betimlemeli filmleri Ankara'da SEBEDER'den temin ettik. Bu noktada tüm yardımlarından dolayı Olgun Bey'e teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca şiir okuma etkinlikleri düzenledik. Ayda bir yazar söyleşileri yaptık. Bu söyleşilerde kütüphane personeli, görme engelli üyeler ve halktan, gönüllülerimizden gören kişiler bulundu. Her ay değişik yazarlar belli kitaplar üzerinde bizimle söyleştiler. Bu etkinlikler için belirlenen kitapları görme engelli üyelerimiz için sesli olarak okuyucularımıza manyetik ortamda kayıt yaptırdık. Bazı önemli günlerde konserler düzenledik.
Bu etkinlikleri yapmadaki amacımız, görme engelli üyelerin bilgi, kültür düzeylerini artırmalarına yardımcı olmak, diğer gönüllü ve üyelerle kaynaşmalarını sağlamak.
Emine: Peki, bu işin zorlukları var mı, varsa neler?
Yasemin: Bana göre, yaptığım işin bir zorluğu yok ama titizlik gerektiren bir iş. Sürekli işi takip etmek gerekiyor. Sadece kütüphanedeki mesai saatlerine bağlı kalamıyorsunuz. Ekstra zamanlarda da etkinlik için mesai harcamanız gerekebiliyor. Örneğin bir okuyucumuzun seslendirip bana mail attığı zamana bağlı olan bir sesli kitabı akşam saatlerinde ya da hafta sonları kontrol edebiliyorum ve bu da çok sık oluyor çünkü kitabın aciliyeti oluyor ya da bir görme engelli üyemiz acil bir okuyucu, vb. gereksinimi için beni mesainin dışında arayabiliyor. O anda, ona yardımcı olmam gerektiğini düşünüyorum. Gönüllülerimizden 'olur' alıncaya kadar tüm gönüllülerimizi tarayarak aramam gerekebiliyor. Genelde gönüllülerimiz bizi kırmıyor, önemli bir işleri yoksa ricamızı kabul ediyorlar.
Bu arada bu işleri ben tek başıma yapmıyorum. Biz bölümde üç kişi çalışıyoruz. Benim dışımda iki personelimiz daha var. Üçümüz bu işleri ortaklaşa, paslaşarak yapıyoruz. Tek başıma olsam hiçbir şekilde yetiştiremem. Sağ olsunlar, arkadaşlarımın desteği de çok büyük.
Emine: Evet, “Bana göre bu işin zorlukları yok” dedin. Peki, sence güzel yanları neler?
Yasemin: Güzel soru. Bana göre güzel yanları çok fazla. Karşılıklı iletişimi seven biriyim. Bu bölümün bana katkısı, öncelikle çevremin çok genişlemiş olması. Gerek gören gerek görmeyen arkadaşlarımızdan çok şey öğreniyorum. Kendimi şanslı buluyorum. Onlar da bana şanslı olduklarını söylüyorlar bazen ama ben hep onlara "Ben çok daha şanslıyım. Ben sizlerden çok daha farklı şeyler öğreniyorum" diyorum. Karşılıklı iletişimle ve bilgi alış-verişiyle yapıyoruz tüm bunları. Gerçekten de birbirimizden öğrendiğimiz o kadar çok şey var ki... Düşünün, 15 yıl boyunca sürekli çevrenizde yeni yeni insanlar, yeni yeni bilgiler, o kadar çok insan tanıdım ki!.. Bu anlamda çok mutluyum. 15 yıl önce daha ortaokuldayken kütüphaneye gelen bir öğrenci bu bölüm sayesinde üniversiteyi bitirdi, E-KPSS'ye gene bu bölümdeki gönüllüler yardımıyla hazırlanıp iş hayatına atılan çok genç var. Bu da mutluluk verici. Tabii ki bölümümüzün sayesinde değil ama evlenip çoluk çocuğa karışıyorlar... Bu gelişimi izlemek ve bir çalışma programının sonucunu görmek çok haz verici. Onların hayata katıldıklarını görmek... tarifsiz!...
Gene kütüphaneye ilk geldiklerinde bağımsız hareketi olmayan arkadaşların, sonradan bağımsız harekete kavuşmalarından mutluluk duyuyorum. Buna da yine çok kısa bir örnek vermek istiyorum. Bu da çok tanıklık ettiğim bir konu; kütüphaneye daha ilk gelen öğrencilerimiz ebeveynleriyle geliyorlar. Bu arkadaşlarımız için Halk Eğitim Merkezi'yle görüşüp, bir kurs açtık. Bu kursa katılan görme engelli arkadaşlarımızın bir kısmı bağımsız olarak kütüphaneye gelip gitmeye başladı. İşte bütün bunlar, bu işin güzel yanları.
Emine: İşinizin dışındaki uğraşlarınız neler?
Yasemin: Kitapların içinde olduğum için bol bol kitap okuyorum. Bu da kütüphanede çalışmamın bana bir getirisi. Yabancı dil konusunda kendimi geliştirmeye çalışıyorum; İngilizce ve Fransızca öğreniyorum. Aynı zamanda bu pandemi döneminde piyano çalmayı öğrenmeye başladım. Bir yıldır piyano eğitimi alıyorum. Yavaş yavaş parçalar çalmaya başladım. Kendimi bu konuda biraz daha geliştirmek istiyorum. Kalan zamanda da oğlum ve eşimle vakit geçiriyorum.
Emine: Peki, eğer bu işi yapmasaydın, başka hangi işi yapmak isterdin?
Yasemin: İletişimi çok sevdiğim için sanırım, psikolog olmak isterdim.
Emine: Çok güzel. Eklemek istediğin bir şey var mı?
Yasemin: Çalışmalar aynı şekilde devam edecek. Daha da ileriye taşıyacağız. Pandemi sürecinde yarım kalan bir işimiz vardı, onu tamamlamak istiyoruz. Kütüphaneye bir gitar almıştık. Görme engelli üyelerimize gitar kursu aldırabilmek için. Bu yarım kalan işimizi de başaracağımızı düşünüyorum. Aynı zamanda yabancı dil öğretimine de ara vermiştik. Onu da kaldığı yerden devam ettirmek istiyoruz. Kütüphanede İngilizce ve Fransızca kurs veriyorduk.
Emine: Son olarak takipçilerimize neler söylemek, neler önermek istersin?
Yasemin: Bana göre herkes para kazandığı işinin dışında başka aktivitelere de yönlenmeli; bunlar sanatsal faaliyetler, dil öğrenmek, sporla ilgilenebilirler ve en önemlisi de kitap okumayı sakın ihmal etmesinler.
Emine: Bu keyifli görüşme için çok teşekkürler.
Yasemin: Ben de çok keyif aldım. Davetiniz için ben çok teşekkür ederim.

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.